23 Mayıs 2015 Cumartesi

Bugün Günlerden Ada

Sabaha açtığımda gözlerimi,bir ağırlık vardı kalbimde.Etrafı inceledim epeyce, perdem ardına kadar çekilmiş,
odamın içinde güneşten, ışıktan en ufak bir tavır yoktu.Belli ki  küsmüş bana, kendimi bunca karanlığın içine emanet ettiğim için.Uzanmaya devam ettim öylece sonradan fark ettim ağlıyorum.
İnsan gözünü kapattığı anla birlikte sabah uyandığında ağlar mı? Hiç mi durmak bilmez gözlerim? Onlar da mı bana küs?
Belki de gülmeye hasret.Tamda o an içimden geçti, ada. Bugün günlerden ada.
Kahvaltıyı felan bir kenara bıraktım, neşeli olmasam bile usul usul hazırlandım.Sonra adadaydım.
Kahvaltı işini hallettikten sonra oturdum denize sıfır o güzel dalgaların dibindeki kayaya.
Kulağıma usul usul fısıldayan ve beni hiç terk etmeyen sıla boşver diyordu boşver.
Orada kaç saat oturdum bilmem ama uzun zamandır bu huzura hasret kalmışım,onu anladım.Denize açtım kollarımı,sarmaladım o huzuru.
Neyim varsa bilinmeyen anlattım ,dalgalara. Kalbimde olan o ağırlık hafifledi gibi.Bir yudum taze soluk verdi ada.Yanımda saygılı dostlarımdan biri.Adayla birlikte oda
dinledi beni.Ada bugün hayatıma ayrı bir güven verdi.Deniz huzur verdi dalgalar ise mutluluk.Hala bir şey eksik kaldı bende.Amaç.Hayat amacım neydi ? Bende bilmiyorum.Ama farkındayım bir gün ada bende bunu da başaracak.

Peki ya siz ?

Sizin hiç bir adanız oldu mu? Yaşamın uzun  ve güçlü yollarında size bir yudum taze soluk verecek, yolunuza dinç olarak devam etmenizi sağlayacak bir adanız var mı?
Sınırsızca herşeyi paylaşabileceğiniz bir dost,
birlikte çıkacak kadar güven duyduğunuz bir arkadaş, size daima huzur ve mutluluk verecek, ulaşmak için yıllardır uğraş verdiğiniz bir amaç edinebildiniz mi?
Size gelen, sizin gittiğiniz, sizi bulan, sizin bulduğunuz kaç adanız var çevrenizde?
Kaç tane durup nefeslendiğiniz ada bulmuşsunuz kendinize?

12 Mayıs 2015 Salı

Keşke ve iyiki

Bu yazımda ise bencelerimden bahsetmek istiyorum sizlere.Hayat dediğimiz kavramın , yeri geldiğinde bize yaşanması güç gelen, yeri geldiğinde ise yaşamaktan büyük mutluluk duyduğumuz bu kavram bence ikiye ayrılır.Keşkelerimiz ve iyikilerimizden ibarettir.Mutlaka ki her insanın pişmanlıklarından doğan keşkeleri vardır.Herkesin olduğu gibi benimde var.Malesef ki " yaptığım , yaşadığım hiç birşeyden pişman değilim" cümlesini kuramıyorum.Yaşayarak öğreniyoruz ve buna dayalı olarak tecrübelerimiz oluşuyor.Böylece hayatımızda iyiki'lere yer açıyoruz.Keskelerimizin bize pişmanlığın yanında armağan ettiği acılar meydana getiriyor emin olarak yaşadğımız iyikileri.
Lafı fazla uzatmışım gibi geldi.Aynı fikirde olmamıza ne çok sevindim  o halde şimdi size en büyük keşkemden bahsedeyim : birini tanımadan sevmek.Siz siz olun birini tanımadan sevmeyin,Çünkü siz ona koşulsuzca içinizdeki samimiyeti, güveni,sevgiyi sunmayı kabul edersiniz.Oysaki ne karekterinden ne de onunla ilgili herşeyden  bi habersinizdir. Hiç tanımadan nasıl sevdin ? de diyeceksiniz elbet.İnanın bununla ilgili ne bir fikrim ne de bir açıklamam var.Öyle uzaktan, kokusunu bile bilmeden sevdim.Keşke elimizde bir imkan olsaydı da neyin ne olacağını bilerek sevebilseydik.Ama ona dair hiçbirşey den pişman değilim.Evet , acı var.Zamanla geçtiği felanda yok ama o benim bin dermana değiştirmek  istemediğim tek derdim.Varsa böyle bir derdiniz , oluruna bırakın. Ve benim en büyük iyikim ise babam. Her seferinde bana olan sevgisini , inancını ve güvenini ispatlayan kocaman yürekli adam.Ben ona çınarım diye hitap ediyorum.Bilirsiniz babalar çınar ağacı gibidir.Meyvesi olmasa bile gölgesi yeter.Ve şimdi hayatınızda ki keşkeleri bir kenara bırakıp iyikilerinize önem verin.Ben sizlerle paylaşmak istiyorum.İyiki böyle bir babam var.İyiki can dostum diyebileceğim insanlar hayatımda var.İyiki en büyük keşkem hayatımda, her an yanımda , her derdimde , sevincimde benimle.Ve iyiki babama bu kadar benziyor.
 Son birşey benden size, umarım hayatınızda keşkelerden çok iyikileriniz yer alır.

8 Mayıs 2015 Cuma

Bilmediğimiz Duraklar

Bilmediğiniz bir  durakta beklediniz mi hiç ? Öncesini bilmediğinz, bildiklerinizin ise size yetmediği oldu mu hiç ?
Sonrasından  bahsetmiyorum bile çünkü bilseniz beklemezdiniz.Beklemek dedim de ; yorgunluktan ruhunuzun feri söndüğü,
nereye gideceğini blmeyen kaybolmuş küçük bir çocuk gibi mesela.Hangi sokağa girserseniz girin karşınıza çıkmazlardan başka birşey çıkmadığı oldu mu hiç ?
Çok fazla sokakların arasında dolaştım.Saat belki gece yarısı belki güneş doğarken.Bazense öğle vakitleri, güneşin en tepede olduğu saatler.
Ama bu işi en çok gece seviyorum.
Hele dolunay zamanlarıysa.Fark eder mi ki hangi vakit olduğu , çıkmazlardan başka bir sonuca varamıyorsanız eğer.
Bende belkiyorum ama nerde,kimi?  Bunun hakkında bir fikrim yok
Beklemek deyip duruyorum da beklemenin de bir adabı vardır oysa ki. Size bundan bahsetmek istiyorum.
Bazen çok değer verirsiniz ve karınca bile kararınca severken siz kararından fazla seversiniz.İşin ilginç tarafı karşınızdakini de öyle bilirsiniz.
Hiç bilmediğiniz pencereleri açar size.Açması da yetmezmiş gibi , o pencerenin önünde renk renk menekşeler yetiştirmesini öğretir.Zaman geçer tabi ama siz bilmezsiniz;
zamanın sizi bir rüzgar gibi devireceğini.Devrildiğiniz yerde kalakalırsınız, sizinle beraber menekşelerinizde teker teker devrilir.Onlar sadecce birer çiçek değil ,
siz benden iyi bilirsiniz.Onlar aşka dair umutlarınız,inanclarınız ve hayellerinizdir.Öylece kaldığınız sırada Ahmet Kaya misali menekşe kokusunda onu ararsınız.
Oysaki menekşelerin kokusu olmaz.Öyle bir bekleyiş içinde kendinizi bulurusunuz.
Tam da o gün herşeyin normale dönmesi için değil de; İşlerin bundan daha kötüye gitmemesi için dua edersiniz.Herkesin aşk hakkında bir fikri vardır elbet.Aşk sizce nedir desem
binbir cevap gelir birbirinde güzel olan.Bence aşk;karşılıksız sevebilmektir,güzel sevebilmek, çektiğin acılardan , ayrılığın sancısından şikayet etmememktir.
Bin dermanıda olsa insanın değişmediği tek derdidir.Aşkın aynasıdır ayrılık, bekleyişse ayrılığın çocuğu.
Ya dillendirmeyin sevdanızı ya da küfretmeyin sevginize.Ya şikeyet etmeyin sancılarınızdan ya da gebe kalmayın ayrılıktan.

İnançlarınızın Önemi

İnsanların değişimi ne boyutta olabilir ? Ne kadar sürede tamamlanabilir , yada bi süresi olmadan sürekli devam eder mi?
Hayatın size sunduğu fırsatlarını her zaman çok iyi değerlendirmemiş olabilirsiniz.Hatta bunun için üşenmiş,
fırsatı değerlendirmekten ziyade geri tepmiş bile olabilirsiniz.Bunu çokta sorun etmeyin. Önemli olan içinizde ki inanca sahip çıkabilmek.
İnanma iç güdünüzle aranızın nasıl olduğu hakkında bi fikrim yok ama inançlarınızla aranızı iyi tutarsanız bu sizi özgüvenli kılar.Ve buda başarıyı beraberinde getirir.
Başarı dediğimiz şeyi sadece maddiyat anlamında algılamayın.Bir insan kendisiyle iyi anlaşabiliyorsa, başarabileceğinin farkındadır.Kişinin kendisini ailesinin yanında
huzurlu hissedebiliyorsa, can dostum diyebileceği biri varsa hayatında bu insan başarılıdır.Hayatın manevi alanında bir çok şeyi başarmıştır.Sevgili konusunu
pekte umursamayın , çok mühim değil.Neden derseniz şöyle ki ; insan kendini kimseye adamamalı.Hayellerini kimse için kurmamalı.Ve hayatını ne pahasına olursa olsun bir
başkası için değiştirmemeli, kişiliğinden taviz vermemeli, saygı duymayı ve güveni bilmeli.Bütün bunları gerçekleştirerek birleştirilmiş hayatlar varsa ortada
tek beden olmak kadar güzel birşey olamaz.Hayatta böyle başarılar sağlamış bir birey, kendinde güç kavramını hisseder.Bu his , bu ilke ; bütün bedenine , ruhuna işlemiştir.
Siz , siz olun kendinizi güçlü hissetmenize engel olacak hiç birşey için üzülmeyin.Kafanıza takıp, kendinize ait olan değerlerinizi düşürmeyin.Ve siz, siz olun
inançlarınıza bir tanrı gibi sadık kalın.