25 Ağustos 2015 Salı

Ayrılığın Hediyesi

Canım acımıyor adam. Canım yerinden kopuyor. Kükrüyor , bağırıyor, hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
Canıma bir şeyler oldu adam , yardım et. Durdur şu zamanı , dindir acımı. Kurbanın olayım adam
dindir göz yaşlarımı. Ayrılığının hediyesi midir tüm bunlar ?

Sen benim için hep adam olarak kalacaksın. Çünkü ben seni bu yüzden sevdim, sen olduğun için.
Bütün yapmacıklarından uzak oluşlarını sevdim. Samimiyetini sevdim adam. Birisini sırf o olduğu için sevdin mi sen ?
Nasıl bir şey olduğunu bilir misin ? Ben bilirim çünkü sırf seni sen olduğun için sevdim. Sen benim sevdamsın , senin adamlığındır benim sevdam.
Bu yüzden ben kimseye laf söyletmem sevdama. Hatununsam eğer kimse laf söyleyemez benim adamıma.

Hep hayal ettim , o güzel yüzünü dizime koyuşlarını. Öyle sevdim seni , sarı saçlarına , sakallarına bir gün dokunabilmeyi düşleyerek
sevdim.. Bütün korkularımı bir kenara bırakarak tutundum sana. Tüm kalbimle sarıldım sana. Bütün saflığımla öptüm seni.
Senden gelen güzellikler evet hep benimle ama biliyor musun bütün kötü olan şeyler bile başımın üstünde. Yeter ki senden olsun.
Yeter ki senden eğilsin başım. Ben böyle sevdim seni adam . Küçücük kalbimle kocaman sevdim seni.

Sana dair çoğu şeyi merak ederek yaşadım. Mesela sana sarıldığım zaman kokunu merak ettim. Yanağına dudağımın değdiği o anı merak ettim.
Elimi sıkıca tutup geziceğimiz , ezbere bildiğim o bursa sokaklarını merak ettim. Hayaller kurdum hep. Şimdi ne olacak  ?
Kapımı ayrılık çaldı adam. Korkuyorum . Açamıyorum o kapıyı. Ben seni çok güzel sevdim be adam. Anla işte çok güzel sevdim.
Bu sevdanın hatrına koru beni yokluğundan.

Biliyor musun bugün babam benimle ilk defa bu kadar açık konuştu. Normalde kızması lazımdı bir erkek için ağlamama.
Ona tek dediğim şey canım çok yanıyor baba dedim. Sadece sarıldı bana. Üzülme, tek bir göz yaşın için yapamayacağım şey yok dedi.
Hıçkıra hıçkıra ağladım göğsünde. Gidişin için yapabileceği hiç bir şey yoktu çünkü. Merak etme ama savundum seni.
Niye bu kadar üzülüyorsun dedi. Derin bi nefes alarak cevap verdim. Çünkü senden sonra tanıdığım ikinci adamdı baba dedim. Adam gibi adam.
Gitti , durduramadım dedim.

Ya sonra ? Sonrası ne biliyor musun ben sana söyleyim. Bu işin sonrası  sadece benim yalnızlığımdır. Hatunundan sana vedadır sonrası.
Seni çok seviyorum. Allah' a emanet ol adam. Çünkü seni en iyi o koruyabilir. Allah' a emanet ol.

23 Ağustos 2015 Pazar

Ömrüme Ömür Oluşuna

Bitmeyen gecenin sonunda şafağa ilerliyor saat denilen zaman illeti. Şimdi bir kaç şey söyleyeceğim.
İçimden sana dökülen. Sanki karşımdaymışsın da galata kulesini seyre dalarken salaş bir balıkçı lokantasından yazıyorum sana.
Bu cümlemin bir düşten ziyade gerçek olmasını dileyerek.
İstanbul' un gürültüsü içinden koşarcasına kendimizi kurtarmışız da boğazın sessizliğinde susup kalmışız gibi.
Susmak dedim de sana bir kadından susmanın ne demek olduğunu anlatarak çalmak istiyorum içimde ki melodileri.
Bir tartışma yaşarsan benimle , oldu da bir konuda anlaşamadık seninle , kızıyorsam sana , bağırıp çağrıyorsam , korkma bundan.
Belki de sana danışarak düzeltmek istiyorumdur bazı şeyleri. Kızmışımdır ama bir hatun deyişine geçecek olan sinirimi tanımanı istiyorum.
Beni sakın ola ki susturma, çünkü adamım susmuş bir kadın için bitmiş bir adamsındır.

Senin bana verecek olan tepkini ölçmek için saçma sapan cümleler kurarsam sana, yık alfabemi. Başından savurmaya kalkma.
Kızarım,sinirlenirim hatta öfkelenip gidicem demeye kalkarsam koy adamlığını masaya. Kadehini vurduktan sonra dilinden dökülsün sert bir uslupla.
De ki hatun sıkıyorsa git , ben salmadan adım atamazsın , olur da atarsan adımın bana olmasın de bana. Kalakalayım seninle.

Bilirsin uykuyu severim. Hırçınlığımdan saklanabildiğim en güzel sığınağımdır genellikle. De ki kaçtığın bir şey varsa eğer tek sığınağın benim.
Gün gelirde seni yaralarsam eğer yine sığınağın ben olacağım. Çünkü yaranın tek ilacı sevdayı bulduğun kalptedir. Bileyim senden kaçışım olmayacağını.

Fark edişlerimi bir kenara atmaya kalkma. Benimle yürüdüğün bu yolda yanımda ol. Canına tak edersem bir gün kızmam sana. Yinede canın sağ olsun.
Çünkü benim canım hep sağlam. Çıt kırıldım olamadım hiç bir zaman, başıma gelen her karanlığa yenilmeyerek oluştururum içimde ki güçlü kadını. En kıdemli darbelerle
kazandım bu ödülü.Bu yüzden canın sağ olsun.

Dibine kadar içtin mi bu gece ? Masanda olmayışıma mı yanayım , karşımdaymışsın gibi konuşmama mı ?
Birer melodiden oluşan bu müziği hiç susturma sen , ben yine sana dökerim içimi. Şimdi sevgilim tam da şimdi sana olan sevgimi anlaya biliyor musun ?

Diyeceğim o ki seni böylesine güzel seven bu kadının ömrüne ömür ol. Sevdasına sadık ol. Kurduğunuz bütün hayallerin gerçeği olun.
Balıkçı lokantasında güzel şeylere için tıpkı sevdanız gibi. Gülümseyerek beş on kalaslıklarına kalksın kadehi.
Olur ya hayat bu tüm bu sevdanın bir önemi kalmazsa sende günün birinde , aranızda ki en kıdemli darbelere kaldırın kadehlerinizi. Tıpkı galata kulesinin yıkılmayışı
gibi sağlam durun birbirinizin ardında. Beş savaş geçirip on beş yara alsanız da, rasathane olup depremlere şahit olsanız da, fırtına çıktığında kubbeniz de uçsa.
Yıkılmayın.

Şimdi yanında olamasam da bu sessizliğin ardına sığınarak, o salaş balıkçı lokantasından kaldıryorum kadehimi sana.
Ömrüme ömür oluşuna.

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Kendi Doğrularımız

İçerisinde bir çok konuyu barından, bir çok seçimlere neden olan bir sorudur sizlere sorduğum. Kendinize ait doğrularınız ne derece de güvenli ? Size doğrularınızın vermiş olduğu güven , yaşadığınız süre boyunca sizi kaç kez yanılttı ?

Deneyimler, tecrübeden oluşan , hayatımızda büyük yer kaplayan bu kanı , size ne kadar başarı getirdi ?
Vermiş olduğunuz mücadelede sizi yenilgiye uğrattığı mutlaka olmuştur. Tecrübelerin sağı solu belli olmuyor malesef. Yinede bir yenilgiye uğradığınız zaman kendinizi veyahut mecburiyetlerinizi sorgulamayın, yargılayıp suçlamayın. Hayat bize her zaman zaferleri armağan etmediği gibi yenilgileride hediye edebiliyor.  Her ne kadar bu duruma canımız sıkılsada biliyoruz ki
yanlşılarımızı bulmadan doğruları elde edemiyoruz. Bu öyle bir vaka ki her ne kadar bizi zor yollara sürüklese de bu duruma minnet duyabiliyoruz.

Sorun bu zorlukları tek başımıza aşıp aşmadığımız. Kendi kendimize değil de başka insanların doğrularını , kendi zihniyetimize usanmadan bir nakış gibi işlememiz.  Bahsettiğim bu işçilik bir bireyin fark etmeden  kişiliğine vermiş olduğu emeklerin en faydasızı. Söylemiş olduğum bu cümlenin ispatını her birinizin başına gelebilecek varsayımlardan yola çıkarak kanıtlamaya çalışacağım.

Simdi uzun uzun düşünme vakti.
Diyelim ki ; kendinize en yakın bulduğunuz bir insan. Hayatınızda büyük yere sahip olan , her şeyini örnek aldığınız bir kişilik. Çocukluğunuzdan beridir yan yana olduğunuz , onunla büyüdüğünüz , her şeyinizi bilen, ondan başka sırdaşınız yokmuşcasına davrandığınız bir kişilik. Ve siz yavaş yavaş hayatın içine atılırken , kişiliğinizin oturmaya başladığı o sıralarda yenilgilerle, sorunlarla karşılaşmaya başlıyorsunuz. Vermiş olduğunuz mücadelenin tam ortadasın da alacağınız kararı veremiyorsunuz. Doğru veya yanlış. Ama bunu başaramıyorsunuz. Çünkü bu insana danışma mecburiyetini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Danıştığınız sırada size vermiş olduğu cevap her ne kadar kafanızda ki çözümle uyuşmasada onu dinliyorsunuz. Çünkü alışılmışlık var , çünkü hiç bir adımı kendiniz atmadınız, hissettiğiniz bütün  acıları tek başına yüklenmediniz küçük omuzlarınıza. Tek başınıza tökezlemediniz. Mutlaka size uzanan bir el vardı ve o elin size her zaman uzanacağına dair inancınızı hiç kaybetmediniz.

Bu inançların size hiç bir faydası yoktur , biline.  Ortada olan tek şey engeldir. Büyümezine koca bir engel. Her şeyiyle benimsediğiniz o insanı kaybettikten sonra , tüm inançlarınızın yerle bir olduğu o esnada tek başınasınızdır. Koca bir denizde küçük  bir sandaldan farkınız yoktur. Büyük dalgaların veyahut şiddetli rüzgarın hükmü neyse o tarafa yönelirsiniz. Kaç yaşında olursanız olun ,küçük bir çocuktan farkınız yoktur.  Yıkılmış olan inançlarınızla beraber, doğru olarak kabullendiğiniz her yanlış sizi ağır yıkımlara uğratır. Farkına geç vararak hayata tekrar başlarsınız. Ve kendi kişiliğinizi tekrar oluşturmaya. Bu zamana kadar zihniyetinize işlemiş olduğunuz nakışın en başından beri yanlış örnek olduğunu öğrenmek , hissettiğiniz en büyük acıdır.

Siz , siz olun inançlarınızı kimsenin üzerine kurmayın. Kocaman denizde , dalgaların sandalınıza vurmasına izin vermeyin . Siz , siz olun kimseye mecburiyet duymadan iliklerinizde o acıyı hissedin . Bu sizi koca bir okyanusta çok daha güçlü kılar , sandalınız her ne kadar küçük olursa olsun .
Deniz fenerinin ışığıyla değil de kendi fikirlerinizin aydınlığıyla ilerleyin , tüm karanlıklara rağmen .
Siz , siz olun kahır vurulan bedeninizle düştüğünüz zaman , sendeleyerekte olsa kimseye minnet duymadan yürüyün. Çünkü sizi zorlayan o adımlar , inançlarınızın yıkılmasından, en ufak bir zorlu yolda kaybolmuş küçük çocuk  ya da   yönünü bilmeyen bir sandal olmaktan çok daha iyidir.

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Kalpten , dile.

Her zaman hissettiğim, şansli olduğumu dile getirdiğim sevgili kıymetlim icin bu yazi.Bir kaç sözüyle dahi bana farklı duygular hissettiren, çabalarını görmezden gelemeyeceğim değerlim. Seçimimin doğruluğunu irdeletmeyen, buna gerek bırakmayan can parçam için. El uzatırken ikinci defa düşünmeye gerek kalmadan, beraber gülümseyebildiğim, sen üzgünken seninle beraber sinirlendiğim, bilakis seninle güçlendiğim. Çoğalarak yerini koruyan sevgimiz için, onca güzel değerleri hissedebildiğim için bu yaziyi sana yaziyorum.

Bizim güzergahımızın tarifini edeceğim. Tarif demişken geri dönüşe sebebiyet vermeyeceğimiz bir çıkışın başlangıcıdır, unutma.

Önce şöyle bir bakınayım, tehlike var mıdır, kırgınlıklarıma yenileri eklenir mi derken düştün yüreğime. Bulunduğum o kuyuya elini uzatarak çıkardın beni. Öylesine ki tereddütsüz. İlk köşeden döndük mutluluk sokağına. Birbirimizi düşünmeyi ihmal etmeyerek dümdüz ilerledikAra sokaklara sapmadan, kuytu köşelerde beklemeden. Bazen bulunduğumuz cadde tehlikleli olsa bile bu aşamaları geçmemiz gerekecek sevgili.Bazen düşe kalka ilerleyeceğiz ama ilerleyeceğiz. Başka çare yok dediğini duyar gibiyim. Bazen yürümek istemeyeceksin belkide aynı yollarda. Yinede o zaman bu söyleyeceğim cümleyi anımsa.
Umarim heycanla devam edenlerden oluruz, güzergahımızda.
Olaki kayboylursan yüreğinde, bu sokaklarda. Tedirgin olma. Yolu nasıl bulacağını
söylememe gerek kalmadan bul bizi. Kendibi aniden mutluluğun durağında bul, bilakis o durakta ben olayım.

Ve sen sevgili, sana diyeceklerim var.

Bir kadın seni seviyorsa sana aittir. Yüreğinde, aklında, kalbinde yerin vardır her zaman. Bunuboşluğa bırakma. Bir kadın seni seviyorsa geceleri yatmadan seninle başlar dualarına. Dualarını susturma. Sessiz bırakma onu. Bir kadın seni seviyorsa senden güç alır.  Onu yanıltma. Kadının şah damarıdır umut. Araya umutsuzluğu sokma. Umudu kesildiği an vazgeçer kadın. Sevmekten, beklemekten, özlemekten, kıskanmaktan. Ve biline kadınlar vazgeçtikleri adama da acımayı beceremezler. Sahip çık  kadınına çünkü sahip çıkmadığın  kadına hesapta soramazsın. Bu hayatta belki herşeyi satın alabilirsin, ama seni yüreğiyle seven, seninle bir olan kadının sevdasını satın alamazsın. Kaybetme ona duyduğun sevgiyi. Yoksa eline geçecek olan tek şey; cüzdanın kilo kaybettikçe sevgiler azalan sevgililerdirm sonrası falan filan, bilirsin ya. Sevdasında sağlam adam, kadınlar susmaz. Bilakis susmuş bir kadın için bitmiş bir adamsındır.

Sana bunca cümleyi yazdım çünkü yüreğjmden dilime vuruyorsun. Bana bu yolda dümdüz ilerleyeceğiz demiştin. Hakliydın. Şimdi bu güzegahta nereye götürürsen gelirim. Sonuçta aşk bilmek değil, yaşamaktır unutma.