Yağmur misali bardaklara doldum bugün, taşırmaktan bıkmadılar. Bir sürü seçenekler sundum tabiat gibi. Yetmedi , yetinemediler. Serinliğim var dedim. İstediğin kadar sıcaktan bunal , serpirilim yüreğine, yağmur gibi. Meğer kanunlara aykırıymış. Doğa deyip geçmemek lazım , orada bile işleyen kurallar var. Bu yüzdendir tabiat gibi esir ve yoksul oluşum.
Cahit Zarifoğlu' nun çok sevdiğim bir dizesi vardır. Sizinle paylaşayım : "Bu kaçıncı gecedir, kendi kendime onunla konuşuyorum." der üstad.
Hiç tutmadım sayısını geçen günlerin, çetele tutmak kalanların asli görevlerindendir oysa ki. Yine de bunları burdan hiç okuyamayacağını bilsem de gidenim, ben yinede konuşayım seninle.
En çok seni sevdim,
En çok sana kızdım,
En çok senin yanında olmak istedim,
En çok sana ağladım,
En çok sana doymadım,
En çok seni izledim uzaktan , sen bilmezsin ama
En çok sana sarıldım dokunmadan.
En çok ben sevdim seni,
En çok sana bağlandım,
En çok sana haykırdım gitme diye
En çok sen duymadın beni..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder